Dünya AIDS Günü
1 Aralık günü 1988 yılında günümüze kadar Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiş ve bu gün bu elim hastalığın yayılmasını önleme, AIDS hakkında bilgilendirme ve AIDS hastalığına yakalanmış olan kişilere bakış açısını düzeltme konularında bir farkındalık yaratmak amacı ile etkinlikler düzenlenmektedir.
AIDS hastalığı ilk defa Amerika Birleşik Devletlerinde görülmüştür. İlk hastalığın görüldüğü kişiler ortak şırınga kullanan uyuşturucu bağımlıları ve eşcinsel erkeklerdi ancak hastalığın ilk defa Amerika'da tespit edilmesine rağmen hastalığın kaynağının Afrika olduğu düşünülmektedir.
HIV vürüsü olarak isimlendirilen virüsün açılımı Human Immunodeficieny Virus kelimelerinden türetilmiştir. Türkçe karşılık verecek olursak eğer İnsan Bağışıklık Sisteminin Yetersizliği'dir. AIDS hastalığı ise yine İngilizce Acquired Immune Deficiency Syndrome kelimelerinin baş harflerinden oluşturulmuştur. Türkçe karşılığı Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu anlamına gelmektedir.
HIV enfeksiyonunun son safhası AIDS'dir. HIV vürüsü bulaşan bir kişinin bağışıklık sistemi çökmekte ve çöken bu bağışıklık sistemi yüzünden direnci zayıflayan vücut basit hastalıklara dahi karşı koyamayacak hale gelir.
2010'lu yıllarda günümüzde dünya üzerinde yaklaşık olarak 3 milyon insanın HIV virüsü taşıdığı tahmin edilmektedir. Ülkemizde ise HIV virüsünün görülme oranı ve yayılma oranı oldukça düşük seyretmektedir ve ülkemiz için bir tehdit oluşturmamaktadır. Ülkemizde yaklaşık olarak 1985 yılından bugüne yaklaşık olarak 5000 HIV/AIDS virüsü vakası ile karşılaşılmıştır.
HIV/AIDS bulaşma yolları 3 ana kategoride kabul edilmiştir. İlki kan ve kan rünleri bulaşma, ikincisi korunmasız cinsel ilişki ile ve üçöüncüsü de belki de en trajik olanı anne karnında anneden bebeğe geçmesi ile bulaşır.
Aynı ortamda bulunma, tokalaşma, v.s. gibi yollar ile bulaşan bir hastalık değildir. AIDS için tam anlamı ile bir tedavi yöntemi henüz bulunamamış olsa dahi hastalığın yavaşlamasını sağlayacak yöntemler ilaçlar bulunmuş durumdadır.
HIV/AIDS kolaylıkla önlenebilir ve yayılması durdurulabilir bir hastalıktır. Yeter ki bu konuda eğitimli bireylerin yetiştirilmesi ve toplumun bu konuda aydınlatılması sağlansın.